Lazcada destanlar, Laz müziği ve şiirinde önemli bir yere sahiptir. Bireysel (aşk, askerlik, gurbet, ayrılık, ölüm, yiğitlik gibi) konuları ya da olağanüstü doğa olaylarını ve toplumsal olayları öyküleyici bir yöntemle anlatan Laz sözlü kültürünün en yaygın şiir ve aynı zamanda müzik türüdür. Laz müziğinde destanların önceden düşünülüp pratiği yapılır.

Kemençe ile Lazca destan okuyan Lazlar

Doğaçlama söylenen diğer müzik türlerinden bu yönüyle de ayrılır. Ayrıca Lazcada destanlar çoğunlukla 11’li hece ölçüsüne göre düzenlenir. Dörtlükler halinde yazılır ve kafiye uyumuna dikkat edilir.

Her dörtlükte tekrar eden bir mısra bulunur. Bu da genellikle o destanın ismi haline gelir. Birçok destanda “va moxeli si-ti var ixelare/ Beni mutlu etmedin sen de mutlu olmayacaksın” gibi kalıplaşmış ifadeler kullanılır.

Lazca bir destan tek bir dörtlük olabileceği gibi onlarca dörtlükten de oluşabilir. Günümüze ulaşan en uzun destan, 74 dörtlükten oluşan, Arhavili Nuri Duduşi tarafından yazıldığı bilinen “Sicalepeşi Destani: Damatların Destanı” adlı destandır. Bu destanda Nuri Duduşi, Laz kültüründe damatlara atfedilen abartılı değeri eleştirel bir dille destanlaştırmıştır.

Destanlar enstrümanla ya da enstrümansız olarak söylenebilir. Enstrüman eşliğinde sıklıkla kemençe bazen de tulum kullanılır. Ancak yaşamın her alanında destanlar enstrümansız olarak söylenmektedir. Destanlar tek bir kişi tarafından söylenebileceği gibi birkaç kişilik grup tarafından ya da gruplar arası karşılıklı söylenir. Laz müziğinde her bölgenin kendine has destan ezgisi vardır. Bu ezgi kendi içinde çeşitlilik gösterdiğinden bunlara “ezgi yelpazesi” demek daha doğru bir ifade olur.

Destanı icra eden kişilerin kendi üslubu ve yorumuyla da bu ezgiler oldukça çeşitlilik gösterebilir. Laz destanlarından bahsederken “destanci ya da şairi” adı verilen destan yazarlarından bahsetmek gerekir. Destancılar kendi istekleri ile destan yazdıkları gibi başkalarının isteği üzerine de destan yazdırabilir.

Ali Paşa Avcı, Kemençesi ile Lazca destan okuyor.

Lazcanın yaygın yazılı bir dil olmamasına rağmen destancıların destanlarını defterlere yazdıklarını biliyoruz. Ancak bunların pek azı yazılı olarak ancak genellikle dilden dile melodilerle aktarılarak günümüze ulaşabilmiştir. Buna rağmen, özellikle melodik çeşitliliğin kayıt altına alındığını ve günümüze taşındığını söylemek mümkündür. Laz destanları günümüzde de varlığını sürdürse de eski yaygınlığını ve önemini kaybetmiştir.

Ancak halen hayatta olan pek çok eski destancı vardır. Son yirmi yılda çok sayıda Lazca destan, derleme yoluyla kayıt altına alınıp arşivlenmiş ve müzisyenler tarafından (studyoda) yeniden söylenmiştir. Ayrıca kitap halinde yayınlanmış bir Lazca destan kitabı (Bucaklişi, İstanbul, 2014), destanların da incelendiği henüz yayımlanmamış bitirme tezi “Laz müziği: Yerel pratikler, Piyasa ve Yeniden İnşa (Onur Kahveci, İstanbul, 2018)” ve Jilemona adlı Laz Geleneksel Müziği belgeselinde mevcuttur.