Adnan Genç – Yeni Mecra

Laz Enstitüsü, Milli Eğitim Bakanlığı ile bir protokol imzalayarak öğretmenlere Lazca Eğitici Eğitimi verdi. Şu an Türkiye’de 19 öğretmen Lazca öğretebilir sertifikasına sahip.

Eğitimci İsmail Avcı Bucaklişi, 4 kitap hazırladıklarını ve devlete hibe ettiklerini belirterek, “Bunlar Lazuri 5, Lazuri 6, Lazuri 7 ve Lazuri 8. EBA sitesinde indirilebiliyor” diyor.

Yok olmakta olan kültürler ve diller konusunda; ilgili dostlarımızın neredeyse, birer ‘misyoner’ gibi yoğun ve sürekli çalıştıklarını biliyoruz. Bu kültür ve diller arasında neredeyse, en şanslılardan biri de Laz kültürü ve dili. Çünkü 30 yılı bulan ciddi bir çalışma ortamından ve bunun gönüllü bireylerinden biriyle konuşacağız. Eğitimci İsmail Avcı Bucaklişi dostumuza; yaşanılan sürecin sorunlarını, çözüm yollarını ve yaptıklarına ilişkin gelişmeleri soracağız… Umarım bu çalışmayı yok olmaya yüz tutmuş, bütün kültür ve dil için mücadele verenler, örnek alır…

Bugün sizinle, Milli Eğitim’e yaptığınız Lazca ders kitaplarıyla ilgili konuşacağız, daha çok. Ama gene lütfen bize kendinizden söz edin? Sizi yıllardır, hatta ömrünüzün tamamında Lazca’ya ve Laz kültürünün gelişimi ve tanımına verdiğinizi biliyorum. Acaba neler yaptınız?

İsmail Bucaklişi

Lazca ile olan bağımın tutkulu bir aşka dönüşebileceğini hiç düşünmezdim ama hatırladığım çocukluğumdan beri anadilime karşı bir ilgim vardı ve üniversiteye başladığım 1989 yılında bu açığa çıktı.

Lazca üzerine Türkiye’de yapılan hemen hemen her çabanın içinde oldum; 1991’deki Laz Kültür Vakfı kurma girişimi, Ogni dergisi (1993), Lazca radyo programları (1995-98), ilk Lazca Sözlük (1999), Mjora Dergisi (2000), Lazca Gramer (2003), Büyük Lazca Sözlük (2007), Laz adıyla ilk derneğin kurulması (2007), Skani Nena dergisi (2008), Laz Yer Adları Sözlüğü (2009), Lazika Yayın Kolektifi (70 adet çoğunluğu Lazca kitap yayınladı), Tanura Dergisi (2011), Laz Enstitüsü kuruluşu (2013), Milli Eğitim Bakanlığına Lazca müfredat ve 5, 6, 7 ve 8. Ders kitaplarının yazımı, Boğaziçi Üniversitesi’nde seçmeli Lazca dersler (2011) ve Bilgi Üniversitesi’nde seçmeli Lazca dersler (2015), son olarak sosyal medyada yaptığım 100 civarında ve toplam 150 saatin üstündeki Şurimşine Lazuri adını taşıyan tamamen Lazca canlı yayınlardan bahsetmek isterim. Bu arada, ayrıntılardan bahsetmiyorum.

Kitap ve dergi basımında bulundunuz, lütfen bunları anlatın bize? Lazca kitap yeterli ilgiyi görüyor mu? Örneğin son derece özel çalışmalar olmasına karşın; devlet kütüphaneleri veya üniversite kitaplıkları bu eserlerden ediniyor mu?

Tüm çalışmalar esas olarak yayıncılığa dayanıyor; Kitap, dergi, radyo ya da sosyal medyada yayıncılık. 2011’de Lazika Yayın Kolektifi adıyla anadilde kitap yayıncılığına başladık. Toplamda 70’in üzerinde, çoğunluğu Lazca kitap yayınladık. Dünyaca tanınan Küçük prensi Lazcaya çevirdik ve bunu Suç ve Ceza gibi başka çeviriler izledi. İlk kez Lazca romanları (Murat Murğulişi’nin yazarı olduğu kitabı) biz yayınladık. Lazca ders materyalleri yine bu dönemde çıktı ve Laz tarih, kültür, edebiyatı konulu kitaplar bastık.

Çok önemli bir kurumsallaşmaya da gittiniz yıllar önce. Laz Enstitüsü nedir ve işlevinden söz eder misiniz? Gençlerin ve dil bilmeyenlerin ilgisini açıklayabilir misiniz, lütfen…

Laz Enstitüsü fikri ve hatta girişimi, Türkiye’de Lazlarla ilgili çalışmaların başladığı 1990’lardan beri hep vardı ve dile getiriliyordu ya da kimi kurumların tüzüklerinde bile yer veriliyordu. 2011’de kurulan Lazika Yayın Kolektifi’nin bir amacı da Laz Enstitüsü’nü kurmaktı ki zaten. 2013’de Lazika’nın kadrosu tarafından girişimi yapıldı ve İstanbul-Kadıköy merkezli olarak kuruldu.

Laz Enstitüsü (kuruluşu 17 Mayıs 2013), öncelikle Türkiye ve dünyada Lazcanın kurumsallığını temsil etmeyi amaçlıyor. Yani, bu dilin sahipsiz olmadığını pratikte gösteren bir yapı. Nihayet, MEB Talim Terbiye Kuruluna Lazca müfredatı Laz Enstitüsü hazırladı ve bu müfredat kabul edildikten sonra ortaokullarda seçmeli Lazca dersler başladı.

MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne Halk Eğitim Merkezlerinde Lazca kurs açılabilmesi için Enstitü’nün hazırladığı Lazca müfredat kabul edildi. Şu an Halk Eğitim Merkezleri’nde Lazca kurslar açılmasının önünde bir engel yok.

Ortaokullar için 5, 6, 7 ve 8. sınıf Lazca ders kitapları Laz Enstitüsü tarafından hazırlandı. Boğaziçi Üniversitesi’nden dilbilim uzmanı hocalarımız kitapların tamamına danışman olarak katkıda bulundular. Buradan teşekkürlerimi iletip kayıtlara geçsin isterim. Kısaca, bir taraftan Lazcanın yazılı bir dil haline gelmesine de katkıda bulunuyoruz.

Örneğin, 2018 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Belma Haznedar hocamızın rapor haline getirdiği ve Türkiye’de de çokça örneği bulunmayan “Türkiye’de Lazcanın Mevcut Durumu-2018” raporunu yayınladık. Bu rapor, (Antropolog Ayşenur Emer tarafından kitap haline getirilen rapor) 50 kişi ile yapılan derinlemesine görüşmeler ve 650 kişi ile yüz yüze anket yapılarak hazırlandı. Bu işin araştırma kısmı.

Laz Enstitüsü, Türkiye’de ilk olarak Milli Eğitim Bakanlığı ile bir protokol imzalayarak Bakanlığın öğretmenlerine yönelik Lazca Eğitici Eğitimi adıyla eğitimler verdi ve şu an Türkiye’de 19 öğretmen Lazca öğretebilir sertifikasına sahip. Bunun dışında, kurulduğu yıldan beri kendi bünyesinde ve ‘online’ olarak Lazca eğitimlere devam ediyor. Bu da, Laz Enstitüsü’nün eğitim ayağı.

Ayrıca, uluslararası platformlarda Lazcanın bir dil olarak doğru tanıtımı için de çalışmalar yürütülüyor. Bu da işin savunu ayağı.

Sosyal medya için Laz dili ve kültürü üzerine harika videolarınıza tanık oldum. Bunların üretimini nasıl yapıyorsunuz? Mesele sadece ders vermek olmasa gerek, acaba görsel sanatlarla ilgili sorunları nasıl aşıyorsunuz?

Sosyal medya son yıllarda Lazca gibi tehlike altındaki diller için can simidi oldu desem yeridir. Tabi, kullanmasını bilen ya da becerebilen için. Hem Enstitü hem de Enstitü çevresi olarak bunun bilincindeyiz. Bundan dolayı her zaman dijital üretime önem verdik ancak son yıllarda bu alandaki bilgi ve birikimlerimiz çoğaldı ve daha etkin olmaya başladık.

“Görsel sanatlarla ilgili sorunlar” şeklindeki bir soruyla ilk kez karşılaştım. Bu çok önemli. Hangi dönemde ne yaparsanız yapın kesinlikle zamana uygun davranmanız gerekir. Afiş, kitap kapağı, bir ‘youtube’ video kapağı ya da estetik gerektiren başka bir şey hazırlıyorsanız bunu öğrenmeniz gerekir ve biz ihtiyaç duydukça çalışarak, deneyerek öğreniyoruz. Başka çaremiz yok çünkü sürekli grafikere verecek paramız yok. Kısaca, bu işlerle uğraşıyorsanız, belli profesyonel yazılımları kullanabilmeniz gerekir. Tabii grafiker dostlarımız ve desteklerini de yadsımıyoruz.

Kamera kullanma, fotoğraf çekme, mikrofon, ses kaydedici gibi aletleri kullanmada da belli bir bilgi ve becerinin gerekli olduğunu da ekleyebiliriz.

Bir de, bugünlerde Lazuri TV adıyla Lazca bir ‘Youtube’ kanalı üzerinde çalışıyoruz. Henüz yeni olsak da yayın çizgimiz oluşmaya başladı diyebilirim.

Çocuklarınız Lazca biliyor ve konuşabiliyor mu? Babaanneleri çocuklara hep Türkçe konuşurmuş… Bu nasıl ilginç bir öyküdür?

Ben olabildiğince Lazca konuşuyorum. Bu elbette işe yarıyor ancak yeterli değil, çünkü bir dili öğretmek için bir ailede bir kişinin çabası çoğu zaman yeterli olmuyor. Bu yüzden de çocuklarımın Lazcası yeterli değil.

Sadece Lazlar için ve hatta Türkiye için değil, tüm dünyada az nüfuslu toplumlara mensup insanların genel tavrı çocuklarına iş, meslek, gelecek kazandıracak dilleri öğrenmelerine teşvik etmek. Bu bir tercihten çok bir refleks ve kanıksanmış bir tutum aynı zamanda. İnsanlar anadillerinin para etmeyeceğini düşünüyor….

Yok olmakta olan başka kültürlerin dil çalışmaları sizi örnek alıyor mu acaba? Çünkü siz roman ve öykü basmadınız sadece. Sözlük ve dil bilgisi kitabı da bastınız… Bunca işi yapmak, gönüllü olmanın da ötesinde. Ciddi bir yük olsa gerek üzerinizde…

Örnek alanlar vardır tahminimce. Yaptıklarımızı dünyada ilk keşfeden biz değiliz ama en azından bazı şeylerin becerilebileceğini görmek açısından faydalı oluyordur. Eğer, konunuz tehlike altındaki bir dil ise etkin yöntemler bulmalısınız yani yaptıklarınız işe yaramalı. Bunun için de çevrenizi ve dünyadaki gelişmeleri takip etmek, üzerinde düşünmek gerekir. Bu da ciddinin ötesinde bir yük.

Laz kültürü yakın coğrafyalarda da var. Acaba saha çalışmalarınızı buralarda da sürdürdüğünüz oldu mu? Yaptığınız bu çok değerli çalışma, uluslararası dil çalışmaları bağlamında bir ilgi görüyor olabilir mi?

Türkiye’de Lazcanın konuşulduğu pek çok yere gittik, bazen de oralardaki insanlar bize geldi. Nerede ne var, nasıl bir Lazca konuşuluyor, büyük oranda biliyoruz ancak yeterli olduğu söylenemez. Türkçe ve Türk kültürü üzerine yüz yıldan fazladır çalışıldığı ve hâlâ çalışacak çok şeyin olduğu düşünüldüğünde işin başında olduğumuz anlaşılacaktır.

Gürcistan’da yaşayan Hıristiyan Lazlar (Megrel) buradaki çalışmaları görüyorlar ve ilgi gösteriyorlar. Uluslararası dil çalışmaları düzeyinde daha çok akademik alanda eskiye göre ilginin arttığını söyleyebiliriz tabii.

Ders kitaplarına gelince; MEB mi istediği yoksa siz mi bu bir ihtiyaç ve zorunluluktur deyip, başvurdunuz. Kaç kitap yayımlandı ve nerelerde okutuluyor?

Milli Eğitim Bakanlığı, Yaşayan Diller ve Lehçeler derslerini hayata geçirmeye başlayınca onların davetini beklemeden biz başvuruda bulunduk. Bu ders içeriklerini ilgili sivil toplum örgütleri ile birlikte oluşturma gibi bir politikaları vardı sanırım. Hal böyle olunca, devletin ihtiyacını hibe yoluyla karşılamış olduk. Çünkü, ders kitaplarını yazma anlaşması tüm hakları Bakanlığa devreden bir hibe anlaşması.

Toplam 4 kitap hazırlandı ve TTK tarafından kabul edilerek yayınlandı. Bunlar, ortaokul ve imam hatip ortaokullarda seçmeli olarak okutulan ders kitapları. İsimleri de şöyle; Lazuri 5, Lazuri 6, Lazuri 7 ve Lazuri 8. www.eba.gov.tr sitesinde bu kitaplar var ve indirilebiliyor.

Söylemek istediğiniz başka konular varsa, memnuniyetle dinleriz… Teşekkürler

Harika ve uzun bir sohbet oldu. Seninle her zaman olduğu gibi sohbet etmek çok keyifliydi. Çok teşekkürler…

haberin linki: https://yeni1mecra.com/lazim-lazsin-laz-laziz-lazsiniz-lazlar/?fbclid=IwAR2Hv7BZilfjagScYRhTN0jsDLkMEdDNcr3U4hOUxRR2Q2bPSJTF6_g5ifA