Yazan : Mert Yaşar
Laz kültürüyle ilgili en dikkat çeken başlıklardan biri halk inançlarıdır. Lazların; doğayla, gökyüzüyle ve hayvanlarla etkileşimi zengin bir inanış kültürünü de beraberinde getirmiştir. Evlerin toplu yerleşimde olmaması ve bu nedenle evlerin arazilerde kısmen izole kalması nedeniyle de bir mesafeden diğerine gerçekleşen seyahatler genellikle karanlıkta ve yaban hayatıyla iç içe gerçekleşmiştir. Diğer topluluklara nazaran; karanlık, doğa ve kendiyle daha fazla başbaşa kalmış bu toplumda bilinmeyenin anlamlandırılması çok zengin bir halk kültürünü doğurmuştur.
Lazların evren algısı gökyüzü, yer ve yeraltı kavramları üzerinden oluşmaktadır. Esat Sarı şöyle ifade ediyor: Lazlarda, cennetin de gökyüzünde olduğuna; ölen insanlardan iyi huylu olanların göğe yükselip, Ay’a ve yıldızlara gittiğine inanılıyordu. İnsan ruhunun göğe yükselmesi bir kutsanma sayılmaktaydı. İnsan ruhunun, göğe yükseleceği zaman gök kapısının (ntsa nek̆na) açıldığı ve oradan içeriye geçtiğine inanılmaktaydı. Gök kapısının açıldığını görenler de kutsanmış sayılıyordu. Bugün, Lazlar arasında yaygın olarak kullanılan “ntsaşa exti= Göğe yüksel” temenni sözü, göğe yükselmenin hâlâ önemsendiğini ve unutulmadığını göstermektedir.
Ntsa nek̆na, Laz halk inanışları içerisinde ilginç figürlerden biridir. Gökyüzündeki bu geçiş kapısının açılması belli günlerde olduğu gibi, belirsiz zamanlarda da görülebilmekteydi. Örneğin yeni yıl gecesi (Tzanağani) bu kapı bir anlığına açılırdı (İrfan Çağatay, Laz Halk İnançları ve Mitolojisi). Bu kapının açıldığı, gökyüzünde yoğun bir yıldız kümelenmesi olduğu zaman anlaşılıyordu. Göğün kapısı açıldığında hemen dilek dilenir ve bu dileğin gerçekleşeceğine inanılırdı.
Pazar Şilerit’den aktarılan bir gözleme göre 1960’larda babaannesi tarafından gece yarısı uyandırılan kişiye gökyüzü kapısının açıldığı söylenmiş ve dilek tutması istenmiştir. Kişinin tanık olduğu bu gözleme dayanarak bunun Samanyolu Galaksisi‘nin gökyüzünde belirgin bir şekilde görülmesi olarak değerlendiriyoruz.
Lazuri
Çeviri: Selen Balcı
Lazuri kulturas, xarkişi ocerape dido becit̆i ren. Lazepek, tabiat̆i, ntsa do skindinape k̆ala dido oxoktaman şeni ham ocerape-ti boyne skidun. İrik, oxerepe timuşepeşi onas ok̆odumt̆es do artik̆ati mtel oras var ažirurt̆es; heya şeni mʒ̆k̆upis do mt̆urepeş şkurnate ek̆rabape odziruşa ulurt̆es. Majurani xark̆epe steri var do, Lazepeşi kultura ham uçkineri mutxapeten xampa iyu.
Lazepeşeni evreni, ntsa, let̆a do let̆a tude ort̆u. Esat Sari haşo tkums: Lazepek ç̌enneti-ti nʒas na ren, k̆ai k̆oçepe nʒaşa extanen do tuta do murunʒ̆xepeşa idanen, ya icert̆es. Haya, xvameri ar vak̆a ort̆u. Ar k̆oçiş şuri nʒaşa na extasen oras nʒa nek̆na na goinʒ̆k̆en do hem k̆oçik ç̌ennetiş doloxe na amulun iduşunamt̆es. Ham na ažiru majurani k̆oçepek-ti gexvameri iyert̆es. Handğa na itkven oxvamu “Nʒaşa exti!”, ham oceraşi xolo-ti becit̆i na ren do mitis na var goç̌k̆ondun oʒ̆irams.
Nʒa nek̆na belli ndğalepes na goinʒ̆k̆u-ti, uçkineri ndğalepes na goinʒ̆k̆u-ti iyu. Ham nek̆na ǯanağaniş seris amʒika ora şeni goinʒ̆k̆ert̆u (İrfan Çağatay, Laz Halk İnançları ve Mitolojisi). Nʒas dido murunʒ̆xepe na ižiruis, nek̆na na goinʒ̆k̆asen oxiʒonert̆u do yeine ar mutxape ik̆vandinert̆u.
Atina Şilerit’işen ar mitxak na miʒ̆ves, 1960’epes seriş gverdis ar k̆oçi nandidimuşik gok̆unʒ̆xinu do ren do nʒa nek̆na goinʒ̆k̆u şeni ar mutxape ak̆vandi ya tku do ren.